Bu gece yokluğunun dökümünü yapıyorum. Aylar önce sensizliğe yazdığım şiiri okudum, birde dün gece yazdığımı...
Hiç fark yok... Neden azalmıyorsun bende? Neden gidişin dün gibi?
Neden sana yazdığım her yazı, hep aynı yerde tıkanıyor? Ben bugüne kadar kimseyi yokluğunda bu kadar önemsemedim
Kimseyi yokluğunda bu kadar özlemedim... ve şuna emin ol; hiç
kimse, yok'ken bu kadar sevilmedi...
Benim karşıma "aşk" diye bu sonucu çıkaran, yarım kalmış'lıktan başka bir şey değil, bunun farkındayım..
Ama iyi ama kötü, bitmeli her hikaye! Sen bitmedin. Bitmeyensin..
Ayrılığın adını koyamadık sevgilim. İşte bu yüzden kopamadık birbirimizden bir türlü.. Ben
yarım kalan ve adı konmayan hiç birşeyi unutmam...unutamam..... İçimde sızısı kalır. Ya herşey yaşanacağı yere kadar yaşanıp sona ermeli ya da
ayrılık sözkonusu olduğunda bir daha kimsenin çıtı çıkmamalı!
Biz bunu başaramadık, ayrılamadık!
Sen yaşanıp da bitseydin eğer hatrıma gelmezdin. Seni bu kadar yazılası yapan, yarım kalmışlığındır..O gecenin sabahında, ayrılığın aklına nerden geldiğini biliyorum...
Anlamıştın benim soyut' a tutkun olduğumu... O yüzden gittin kim bilir... Sevilmek
için, güzel hatırlanmak için, kayıplara karışmayı tercih ettin... haklıydın
belki de... Olağan hiç birşeyi sevemedim ben hayatım boyunca.....
Herkesin,her an yaşadığı hiç birşeyi benimsemedim... Ben yaşadığım hiçbir
aşkı hayatın akışına bırakmadım. Bunu yapanlar her zaman kaybeder... Zaman denilen kavram düşmanıdır aşkın...
eğer ortada aşk denen bir şey varsa, ne yapıp edip zamanı durdurmalı. Biz
bunu başaramadık.... oysa bu o kadar zor bir şey değildi sevgili... Farklı
bir dokunuş,ağızdan çıkan ve bugüne kadar kullanılmamış bir söz yeterdi
zamanı durdurmaya..... Ben, aşktan söz açıldığında zamanı durduramayan
kimseyi sevemedim... Ondandır belki de varlığında sevemediğim insanları,
yokluğunda düşlemek.... Belki de onandır, yanındayken yüreğinin gurbetine
düştüğüm bir sevgiliyi, sılasında özlemek..
Yokluğun hiç de adil değil... beni yok ediyor, seni var ediyor
sevdiğim..Evet seviyorum seni varlığına rağmen!
Üç mevsim değişti bu şehirde ama ben varlığınla-yokluğunun tezatını çözemedim...
Artık seni yaşamak istemiyorum! ....
öyle bir sen yarattım ki sen yokken, yaşanıldığı an yitirir anlamını...
sen yokken yarattığım sen, yasakladı sana dokunmamı... Sana düşman bir sen
var içimde.... seni senle savaştıryorum, olan bana oluyor...
Tam olarak hatırlamıyorum ama uzun zaman önce bir yerden duymuştum bu sözü,
"HANİ RUHLARIMIZ ÖPÜŞÜR YA? BAŞKASINDAYKEN AĞZIMIZ..." şu an varlığınla
yokluğunun tezatını bu şekilde tanımlıyorum, seni senle savaştırırken mağlup
olan yüreğime... Birkaç ay geçtikten sonra, daha anlaşılır bir tanım
bulabilirim elbet ama şimdi gerçek olan bu; RUHLARIMIZ ÖPÜŞÜYOR
SEVGİLİM...Gidişin beni yaralamadı, aksine daha bir sevilir hale geldin...
Varlığındaki seni, yokluğundaki sen kadar sevemezdim... "Keşke sen yanımda
oslaydın,keşke bir şeyler yapıp da seninle zamanı durdursaydık" diye
hayıflanmıyorum artık..... Her ne kadar adı konmasa da bir kopuşun, her ne
kadar vazgeçmeyi beceremesek de, ayrılık ihtiyaçtandı bu hikayede....
Yazık! son sözü zaman söyleyecek... Yazık! bu sefer hayatın acımasız akışına bıraktık
aşkı... Ben senden kalan ayrılığa bile yas tutamıyorum adam gibi! Bunu
engelleyen senin varlığın... ben bunca zaman yokluğundaki senle hayatı
paylaşsaydım ve böyle bir senle ayrılığı yaşasaydım, hiçbir şiir kolay kolay hayata
döndüremezdi beni... işte bu kadar güzeldir senin yokluğun... işte bu kadar
ayrılğına üzülmemi engelliyor varlığın.....
VARLIĞININ CANI CEHENNEME, YOKLUĞUNU ALMA BARİ.....
Ve unutma seninle asla helalleşmiyorum….
VARLIĞININ CANI CEHENNEME!!!